Prof.Dr. Ömer Işık Ece l Madencilik Sektörünün Son Hali 09 Kasım 2020, 14:45
MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN SON HALİ
Başta Kanada ve Avustralya olmak üzere, Brezilya, Güney Afrika ve diğer Afrika ülkelerinde madencilik sektörü ülke ekonomilerinin lokomotif sektörlerinden biridir. Maalesef ülkemizde madencilik sektörü kasten ihmal edilmiştir. Sektörü geliştirmek ve layık olduğu seviyeye çıkartmak yerine Türkiye’nin soyulmasına yardımcı olmak ve bu soygundan pay kapmaya yönelik Kanun ve Yönetmelikler çıkartılmakta ve bu da yetmediği gibi, bu kanunlara maalesef bir de “adamına göre uygulamalar” ilave edilmektedir.
Bir örnek verirsek, medyanın sıcak gündemi altın madenlerimizdir ve onun da sıcak gündemi Çanakkale – Çan karayolu üzerindeki Serçeler Altın Madeni olaylarıdır. Bildiğiniz gibi yöre halkı ve sivil toplum örgütlerince altın madeninin çevreye verdiği zararlarının yanısıra çevre kanununa aykırı olarak yaklaşık 188.000 ağaç kesilmesini protesto edilmektedir. Üç hafta evvel Serçeler’e giderek bizzat inceledim. Karayolundan altın madenine iki giriş olduğunu ve her iki girişte birer jandarma arabası ve 3-5 jandarma eri aylardır 24 saat nöbet tutmakta olduğunu gördüm. Peki bu neyin nöbetidir? Halk altın madenini protesto etmektedir ve jandarmada halka karşı dikçik ve biber gazı ile müdahelede bulunarak Kanada şirketinin Türkiye’de Çevre ve Orman kanunlarını hiçe sayarak altın çıkartmasına izin vermektedir. Muhtemelen çıkartılan bu altınların bir kısmı ileride yurt dışına bazı illegal yollardan kaçırılma ihtimali vardır. Bunun örneklerini geçmişte gördük. Yöre halkını TV programlarında gördüğümüz Afrika’daki altın ve elmas madenlerinde “karın tokluğuna” çalışan zencilere benzettim. Afrikalı zenciler gösteri yaptıklarında hükümet kuvvetleri onlara ateş açmakta ve dağıtmaktadır. Yani, Afrika altınlarının ve elmaslarının Afrika’dan kaçırılması için yüzde karşılığı yabancılara hizmet eden siyahi devlet adamlarının uygulamalarını Çanakkale’deki Serçeler altın madeninde de Türkiye şartlarına uygulamasını hayretle izledim. Kanada şirketinin CEO’su 2019 yılında bir Kanada TV programına çıktı ve ingilizce olarak Serçeler’deki altının piyasa değerinin 4.5 milyar dolar olduğunu söyledi. Bu ingilizce TV programın videosu sosyal medyada dağıtıldı ama her nedense Türkiye’deki TV’lerde bu program hiç gösterilmedi. Acaba Afrika’da olduğu gibi Türkiye’de de böyle zengin madenler için kirli oyunlar mı var? Bunu bilemeyiz. Peki, bir Türk firması altın çıkartmak isterse ne olur? Bir de buna bakalım...
İşte filmin koptuğu yer bu noktadır. Farz edelim ki, bir Türk maden şitketi Serçeler’deki altın madeni için Enerji Bakanlığı, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) başvurarak “arama ruhsatı” almış olsun. Gerekli jeolojik ve jeofizik incelemeleri yaptırdığını ve sondaj çalışmalarının sonucunda Serçeler‘deki altın madeninin varlığını ispat ettiğini kabul edelim. Doğal olarak MAPEG’e gidecek ve bulduğu altın madeni için “maden işletme ruhsatı”başvurusunda bulunacaktır. MAPEG’ten bir teknik heyet madene gelecek ve numune alarak gerçekte burada altın olup olmadığını araştırmak amacıyla numuneleri MTA’ya analiz için gönderecektir. İşte bu analizlerin raporu bir türlü gelmeyecek ve “maden işletme rıhsatı” bir türlü çıkmayacaktır. Eşyanın tabiatına uygun olarak başvuru sahibi şirket MAPEG’e başvurarak analizlerin sonucunu öğrenmek isteyecektir ve işletme ruhsatını sorgulayacaktır. Alacağı yanıt ise”MTA’dan rapor henüz gelmedi” veya “MTA raporuna göre burada altın yokmuş, dolayısiyle size işletme ruhsatı veremeyiz” şeklinde olacaktır. Buna itiraz eden şirket yetkilileri bununla ilgili MTA raporunu talep ederek Kanada’da yaptırdığımız 150 tane analizlerin raporu burada, lütfen bakın, Kanada’daki firmanın analiz raporlarına göre burada altın varken neden MTA raporunda yok. MTA raporunu görmek istiyorum” diyecektir. Ama MAPEG yetkilileri tarafından MTA RAPORU GÖSTERİLMEYECEK ve “BURADA ALTIN YOKMUŞ” yanıtıyla “işletme ruhsatını”vermediklerinde türk maden şirketi yaptığı harcamayla kalakalacaktır.
PEKİ, NEDEN YABANCI ŞİRKETLERE ALTIN İŞLETME RUHSATI GECİKTİRMEDEN VERİLİRKEN, MİLLİ ŞİRKETLERİMİZ BU RUHSATI ALAMAZ ?
AKP icraatları arasında yabancılara altın, gümüş, radioaktif (uranyum, toryum) ve nadir toprak elementleri madenleri konusunda imtiyaz verdiklerini, yani Osmanlı’nın yabancılara verdiği maden İMTİYAZLARINDAN DAHA FAZLASI gibi, özel ve gizli anlaşmalar yaparak yeraltı doğal kaynaklarımızı yabancılara peşgeh çektikleri söylentileri duyulmaktadır. Bunun üstü kapalı ispatı maden işletme ruhsatı, orman ve ÇED izinleri sırasında kendisini göstermektedir. Serçeler altın madeni için gerekli bütün izinleri alabilmek amacıyla gizli kapıların arkasında neler konuşulduğunu bilemeyiz. Ama çok iyi bildiğimiz konu “yabancıya var, türklere yok” uygulamasıdır. Bugün orman izni için 4 yıldır bekleyen maden firmalar mevcuttur; bu yerli firmaların başvurularına ne kabul ve ne de red cevabı verilmektedir; sadece buzdolabında bekletilmektedir. Yani, Türk firmalarına “kırk dereden kırk su getirilerek, siz madencilik ile uğraşmayın” denilmek mi istenmektedir?
ATATÜRK bağımsızlık savaşını neden yaptı? Bütün madenleri devletleştirdi ve yabancılara maden işletme hakkı vermedi; Ve, 1980 ihtilaline kadar ATATÜRK’ün çıkarttığı Maden Kanunu yürürlükte kaldı. Bundan şiddetle rahatsız olan batılı devletler ve emperyalistler Maden Kanunu’nda köklü değişikliğe gittiler ve Atatürk’ün kurduğu ETİBANK’ı kasten zarar ettirerek gerçek işlemlerini yapamaz hale getirdiler, sonra da yerli ve yabancı firmalara peşgeh çektiler. Bugün bor madenleri hariç, ETİBANK’ın elinde maden yoktur. Bor madenleri de VARLIK FONU’na devredilerek, tek tek değil, toptan yabancılara satıldı. Varlık Fonu da yabancılara satıldı; artık Bor madenleri de bizim değildir. 1980 öncesi MTA Atatürk’ün hazırlattığı Maden Kanunu gereği yurt içinde bulunan madenler sadece ETİBANK’a devredilebiliyordu. Batılı emperyalistler bundan rahatsız oldu ve 1980 yılında madenlerimiz “yabancı sermayeye büyük bir merasim ile açıldı”.AKP iktidarlarında ise her 2-3 yılda bir Maden Kanunu değiştirildi. Şimdi tekrar değişeceği duyumları var. Yabancı firmalar size “size iş imkanı sağlıyoruz, niçin bağırıyorsunuz” diyorlar, ama işin aslı hiç öyle değil. Afrika’daki köleler “karın tokluğuna” ve Türkiye’deki köleler ise “asgari ücrete” çalışıyor. Ama madenlerin katma değerleri yurt dışına gidiyor. Sadece, FETO’cuların Bergama altın madeni üzerinden 14 milyar $ kaçırdıklarını medyadan öğreniyoruz. Diğerlerini siz düşünün. Bu altın kaçakçılığını FETO’cular tek başına yapmadılar; başkaları da bu işten ekmek yedi. Rusya’nın lideri Putin “Rusya’da üretilen bütün altın, gümüş ve Platin Grubu Elementlerin (PGE) madenlerinin Rusya topraklarında rafine edilmesini şart koşan” bir maden yasası çıkartmak suretiyle Rusya’nın milli menfaatlerini korudu. Türkiye’de benzer bir kanunu çıkartmak her nedense kimsenin aklına gelmiyor; işin ucunda bol para var herhalde.
ATATÜRK’ün çıkarttığı Maden Kanunu’na geri dönülmedikçe bu işin çözümü mümkün değildir. Fabrika ayarlarımıza geri döneceğiz.
Saygılarımla
Prof.Dr. Ö. Işık ECE
Tüm Köşe Yazarları
-
Rifat Serdaroğlu l Bana Dostunu Söyle
06 Mart 2021, 11:01 -
Prof. Dr. Haydar Çakmak l Niçin Bu Kadar Parti Kuruldu?
05 Mart 2021, 16:13 -
Rifat Serdaroğlu l Esir Miyiz/Rehin Miyiz?
04 Mart 2021, 19:47 -
Rifat Serdaroğlu l İnsan Haklarını Eyleme Planı
03 Mart 2021, 12:41 -
Rifat Serdaroğlu l Bir Duruşu Olmalı İnsanın!
03 Mart 2021, 10:50 -
Rifat Serdaroğlu l Gerçekler Konuşulsun Artık
27 Şubat 2021, 18:07 -
Sedat Şenermen l Gıda Emperyalizmi
27 Şubat 2021, 14:04 -
Rifat Serdaroğlu l Yerli ve Milli Cumhur İttifakı
28 Şubat 2021, 00:26 -
Prof. Dr. Haydar Çakmak l İktidarları Ölçme Kriterleri
26 Şubat 2021, 12:09 -
Rifat Serdaroğlu l Bilim İnsanı ve Yalancı Bakan
25 Şubat 2021, 17:22