Meriç Köyatası l Açıklanan Enflasyona İnanalım mı? 06 Aralık 2020, 10:01
AÇIKLANAN ENFLASYONA İNANALIM MI?
EKONOMİYİ VE TOPLUMSAL DENGEYİ ÖYLESİNE BOZDULAR Kİ; ARTIK SORUN, ENFLASYON RAKAMININ NE OLDUĞUNDAN ÇIKTI, ÇOK DAHA VAHİM NOKTAYA GELDİ… SEFALET VE ÇÖKÜŞ
Uzun uzun yazmaya gerek yok. Büyük bir çoğunluk “Hayır” cevabını veriyor. Ama artık Türkiye’de sorun enflasyonun kaç olduğu değil, enflasyonu ölçerken karşılaştığımız sefaletin göz ardı edilmesidir. Devletin istatistik kurumu TUİK, kimseye inandırıcı gelmeyen ekonomideki rekor büyüme oranından hemen sonra Kasım enflasyonunu yüzde 2.3 olarak açıklamıştı. Ekonominin içinde olan insanlar, TUİK’e güvenlerini kaybettikleri için, daha düşük bir rakam bekliyorlardı. Belli ki, ekonomide inandırıcılığı olmayan büyüme rakamları açıklayan, enflasyonu ve işsizliği olduğundan düşük gösteren TUİK bir mahcubiyet içine girdi.
Geçtiğimiz aylarda ENA Grup (enflasyon araştırma grubu) diye bir grup kuruldu. Ekonomistlerden oluşan bu grup daha gerçekçi bir enflasyon sepeti ve daha gerçekçi fiyat ölçümleri ile enflasyonu hesaplıyor. Örneğin, salgın nedeniyle değişen tüketim alışkanlıkları ya da zorunluluklarını pandemi sepeti diye ayrıca değerlendiriyor. ENA grup da Kasım ayı enflasyonunu yüzde 3.43 olarak açıkladı. TUİK’e göre yıllık enflasyon oranımız yüzde 14 seviyesinde. ENA, ölçümlere eylül ayında başladığı için, henüz yıllık rakam açıklamıyor. TUİK’e güven kalmadığı için, bizdeki ekonomistlerin çoğu gibi, yabancı yatırım fonları da, Türkiye’deki enflasyonun, yıllık açıklanan oranın en az üç katı olduğunu iddia ediyorlar.
ENFLASYON NASIL HESAPLANIYOR?
Enflasyon ölçümünde esas mesele şu: Herkesin enflasyonu farklıdır. Çok basit olarak anlatmaya çalışalım. Enflasyon hesaplanırken, bir harcama sepeti oluşturulur. Bu sepetin içinde, gıda, ısınma, ulaşım, eğlence, giyim, dayanıklı tüketim malları ve bunlar gibi birçok ürünün fiyatları izlenir. Bu ürünlerin sepet içindeki ağırlığı önemlidir. Siz yüz liralık harcamanızın 30 lirasını gıdaya harcarsanız, gıda maddelerindeki yüzde 100 artışın enflasyon etkisi yüzde 30 olur. Mesela dana bonfilenin kilosu, yılbaşından bugüne yüzde 40 arttıysa, sizin bonfile tüketiminiz toplam tüketimin içinde yüzde 10 tutuyorsa, bunun sizin enflasyonunuza etkisi yüzde 4’tür. Ama asgari ücretli iseniz ve bonfile tüketme şansınız yoksa, bonfiledeki yüzde 40 fiyat artışı sizin enflasyonunuzu etkilemez. Sizin için kuru fasulyenin, patatesin ya da soğanın artışı önemlidir.
Önemli olan toplumun genelini yansıtacak bir harcama sepetini bulabilmektir. Bu da toplumun bütünün ortalamasını yansıttığı oranda başarılı sonuç verir. Ortalamalar yükseldikçe, toplumların refah ve gelişmişlik düzeyleri, demokrasi kalitesi artar. Ortalamalar düştükçe toplumda sefalet artar, demokrasi başta olmak üzere tüm kurumlarda çürüme de başlar.
Bir toplumda, gelir ve servet dağılımı dengeli ise ortalama gelir düzeyi ve yaşam standartları yüksekse, enflasyon sepeti de daha gerçekçi olur.
SUÇ SEPETTE DEĞİL, SEFALETİN YAYGINLAŞMASINDA
Bizde enflasyon sepeti değişmedi ama toplumsal refah geriledi, her alanda toplumun sahip olduğu ortalama değerler düştü. Şu sıralarda asgari ücret tartışmaları yapılıyor. Türkiye’de utanç verici olan şey, sadece asgari ücretin açlık sınırın altında kalması değildir. Buna ek olarak, küçük bir azınlığın ya da işe yeni başlayanların alması gereken asgari ücretin, neredeyse genel ücret seviyesini, ortalama ücret seviyesini ifade eder olmasıdır. Bugün devlet memurları hariç çalışan kesimdekilerin yarısı (resmi rakam yüzde 46) asgari ücretle çalışıyor. Yılların birikimi, tecrübesi ya da üst seviye eğitimi yok sayılıyor, asgari ücret ortalama ücret seviyesine geliyor. Oysa eskiden devlette çalışan memurlar emekli olduklarında emekli ikramiyeleri ile bir konut sahibi olabiliyorlardı. Eğer eşlerden ikisi de çalışıyorsa ayrıca yazlık ve otomobil sahibi oluyorlardı. Özel sektörde çalışan orta seviyede bir mavi yakalı ya da beyaz yakalı emekli olurken aldığı kıdem tazminatı ile ev sahibi, yazlık ev sahibi olabiliyordu. Bugün devlet memurları ancak bisiklet alabilir. Özel sektör işçilerinin kıdem tazminatları ve işsizlik fonlarına devlet ve sermaye el koyuyor.
ORTALAMALAR DÜŞERSE DEMOKRASİ DE GERİLER
Uzun yıllar uygulanan yüksek enflasyon politikaları ile orta sınıf yoksullaştırıldı, hukukun temeli olan toplumsal ahlak, gelenekler ve toplumsal değerler çürümeye terk edildi. Alt ve orta gelir grubu üyelerinin tamamı yoksulluk sınırının altına, sefalete sürüklendi. Sadece gelir anlamında değil, eğitim kalitesi bakımından da eğitimde ortalamalar iyice düştü. Bugün 8. Sınıfa gelen öğrencilerin yüzde 66’sı okuduğunu anlamıyor, yüzde 16’sı toplama çıkarma hesabı yapamıyor.
Demokrasi ortalamalar rejimidir. Orta sınıf üzerine oturur. Siz bilinçli şekilde ortalamaları düşürürseniz, toplumu, açlık ve sefalete sürüklerseniz, eğitimsiz bırakırsanız, ücretsiz ve yeterli sağlık hizmetlerine ulaşımını yok ederseniz, salgın etkisinden bağımsız olarak, gelir etkisi ile insanların sosyal hayatını yok ederseniz, insanların mutluluğunu, gelecek hayallerini çalarsanız, elinizdeki devletin devasa propaganda ve rüşvet dağıtma araçları ile seçmenin kanaat oluşturma yeteneğini sakatlar, demokrasiye de darbe vurursunuz. Eğitimde kindar nesil yetiştirme projesi sonucu; eğitimsiz, okuduğunu anlamayan, toplama, çıkarma gibi dört işlemi yapamayan bir nesille ekonomik kalkınma da, doğru dürüst adil bir gelir dağılımı da sağlayamazsınız. Ülkeyi yönetecek kadroları vesayetçi dar bir gruba ya da mandacı zihniyete bırakmak zorunda kalırsınız.
RAKAMLARDAN GÖRDÜĞÜM
Enflasyon sepetinde yer alan; konser, eğitim, kültür, sanat, eğlence, haftada bir akşam dışarıda yemek, lokanta, bonfile, pirzola, iyi ve kaliteli eğitim, sağlık, kış aylarında gönül rahatlığı ile yakılan kombi, ayağı sıcak tutan bot, vücudu sıcak tutan kazak, mont, yaz aylarında tatil, konaklama, dayanıklı ev aletleri vs gibi ürünler, orta sınıfın tüketiminden çıkmışsa, gerçekçi enflasyon ölçümünü ancak sefalet sepeti ile yapabilirsiniz.
Bugün hiç de lüks olmayan zorunlu ihtiyaçları karşılayacak basit bir enflasyon sepeti bile oluşturamıyorsak, halkı sefalete ve çaresizliğe mahkum ediyorsak, sorun geçim sıkıntısını, mutfaktaki yangını da aşıyor. Benim enflasyon sepetinden ve doğru dürüst enflasyon ölçülememesinden gördüklerim bunlar… Enflasyon sepetinin, toplumun genelini yansıtmaktan uzaklaşması, sadece rakamları değil, tek tek insanların dramını, genel olarak da bir toplumun çöküşünü anlatıyor.
Tüm Köşe Yazarları
-
Rifat Serdaroğlu l Bana Dostunu Söyle
06 Mart 2021, 11:01 -
Prof. Dr. Haydar Çakmak l Niçin Bu Kadar Parti Kuruldu?
05 Mart 2021, 16:13 -
Rifat Serdaroğlu l Esir Miyiz/Rehin Miyiz?
04 Mart 2021, 19:47 -
Rifat Serdaroğlu l İnsan Haklarını Eyleme Planı
03 Mart 2021, 12:41 -
Rifat Serdaroğlu l Bir Duruşu Olmalı İnsanın!
03 Mart 2021, 10:50 -
Rifat Serdaroğlu l Gerçekler Konuşulsun Artık
27 Şubat 2021, 18:07 -
Sedat Şenermen l Gıda Emperyalizmi
27 Şubat 2021, 14:04 -
Rifat Serdaroğlu l Yerli ve Milli Cumhur İttifakı
28 Şubat 2021, 00:26 -
Prof. Dr. Haydar Çakmak l İktidarları Ölçme Kriterleri
26 Şubat 2021, 12:09 -
Rifat Serdaroğlu l Bilim İnsanı ve Yalancı Bakan
25 Şubat 2021, 17:22