Hatice Topçu l Eğitimde Karanlığı Aşmak 20 Temmuz 2020, 01:50
Türk eğitim sistemi bireyselleştirilmiş eğitim anlayışının oluşturduğu umutlar, kadercilik ve öte dünya vaatleri ile akıldan ve bilimden uzaklaştırılmakta, adım adım çağın gerisine çekilmekte; çocuk ve gençlerimiz geleceğin dünyasından koparılmaktadır.
İçinde bulunduğumuz küresel kapitalist düzeninde, ulus devletlerin bozulmaları eğitim sistemleri üzerinden yürütülmektedir. Ülkemiz eğitim sistemi de küresel ideolojilerin ve yerli kuklalarının kuşatmasıyla hızla gerici ve piyasacı bir yapıya doğru sürüklenmektedir.
Oysa Türk milleti tarihinin en karanlık döneminde -emperyalizmin esareti altında- ülkesini silahlı ordusuyla bağımsızlığa, irfan ordusuyla aydınlığı taşıyabilmiş büyük bir millettir.Nitekim birinci Maarif Kongresi Sakarya Meydan Savaşının top sesleri altında yapılmıştır.Kurtarıcı ve kurucu liderimiz Atatürk bir ulusun özgür ve bağımsızlık yolunda eğitimin rolünü,“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.” ifadesiyle özetlemiştir.
Eğitim politikalarının oluşturulmasının iki işlevi vardır. Bunlar;(1) toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve toplumsal kalınmayı sağlayabilecek nitelik ve nicelikte insan yetiştirmek ve (2) bireyleri potansiyellerine uygun alanlara yönlendirmektir.
Yine eğitim politikalarının oluşturulmasında; dün, bugün ve yarını bütünleyebilmek, ulusal benlik ile yaşanılan çağın düzeyini yakalayabilmek Felsefe, Kültür ve Bilim alanlarından yararlanmayı gerektirir.
Eğitim Felsefesi “Nasıl bir insan yetiştirmeliyim?”sorusunun yanıtını arar.Eğitim Felsefesi, geçmişin izlerini taşıyan, bugünün gereksinimlerine cevap verebilen, geleceğe yönelik öngörüleri bünyesinde barındıran bir anlayışla oluşturulur. Yani bu anlayış,geçmişten geleceğe bütün birikimlerin süzülmesini; iyi ve geliştirilebilir olanların korunmasını, köhnemiş ve işlevini yitirmiş olanların ayıklanmasını gerektirir.
Her millettin dili, dini, soyu, tarihi ve gönlü bir insanlardan oluşmasının getirdiği bir kültürü vardır. Yani millet olarak dününüzü bu güne, bu gününüzü geleceğe taşıyan ortak bir kimliğiniz vardır. Özetle kültür,milleti biz yapan değerlerimiz ve bizi güçlü kılan özelliklerimizdir. Eğitim politikalarını belirlerken onu dışarıda bırakmak bir milletin kendisini yok sayması anlamı taşır.
Bir de gerçek ve somut olana ihtiyaç vardır. Yani akıl ve bilime. Bilim güncel ve reel olanı sürdürülebilir kılmayı amaçlar. Böylece içinde bulunulan çağın erişi düzeyini işe katan anlayışların eğitim politikalarıyla bütünleştirilmesi sağlanmış olur.
Öyleyse eğitim politikaları ithal edilemez,eğitim politikaları inşa edilmelidir (1).
Tıpkı Cumhuriyetin sabah güneşi Köy Enstitüleri modelinde olduğu gibi. Köy Enstitüleri, ülkenin ihtiyaçları ile bireysel potansiyelleri uyumlaştıran ve özellikle eğitimden uzak kalmış köy çocuklarını önceleyen inşa edilmiş özgün bir eğitim modelidir. Ülkemizde KöyEnstitüleri benzeri kalkınma temelli özgün eğitim modelleri inşasına ihtiyaç vardır (2).
Eğitim sistemi demokratik anlayıştan, ekonomiye bütün alanların gelişmesini sağlayıcı nitelikte; fırsat eşitliğine dayalı, adil ve demokratik bir yapıda oluşturulmalıdır.Eşitliğin birazı olmadığı gibi, demokrasinin da, adaletin de birazı yoktur.Ne kadar para o kadar eğitim anlayışı sosyal devlet ilkesine aykırıdır. Eğitim evrensel bir haktır. Öyle ise eğitimde en önemli ilke her bireyin eşitçe yararlanabileceği parasız bir eğitim sisteminin oluşturulmasıdır.Bu ilke eğitimde adil, demokratik, halkçı, bilimsel, nitelikli ve özgün bir sisteminin oluşturulmasının ön koşuludur (3).
Genç nüfusa sahip bir ülkeyiz. Bu bizim insan kaynağı üstünlüğümüzdür. Ancak bu üstünlüğün, özgün ve nitelikli bir eğitimle gerçek bir güce dönüştürülmesi mümkündür.Öyleyse üniversiteye giden gençlerimize nitelikli bir eğitim, üniversiteye giremeyenlere de meslek kazandırmak görevimizdir (4).
Ülkemizin en büyük sorunlarından biri mesleksizlik ve işsizliktir.40 binin üzerinde meslek tanımının olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ülkemizde halen geçerli olan “Ne iş olursa yaparım!” anlayışıyla yol alabilmek, geleceğin mesleklerine uygun yapılanmak mümkün değildir. Eğitimde içinde bulunduğumuz karanlığı aşmak ve gelişmiş ülkelerle aramızda oluşan farkı kapatmak için geleceğin mesleklerini de içine alacak şekilde meslek tanımlarının yapılması ve sistemin buna uygun yapılandırılması gerekmektedir (5).
Eğitim müfredatımızın katma değer yaratacak alanlarla zenginleştirilmesi; çocuk ve gençlerimizin problem çözme, yaratıcılık, strateji oluşturma, iletişim, öğrenmeyi öğrenme, bilgi yönetimi,dijital becerilerle donatılması gerekmektedir.Bu bağlamda yüzyılımızın erişi düzeyi ve ülke kaynaklarına uygun;Matematik, ekonomi, teknoloji, yazılım, Sanat, Spor Tarım ve hayvancılık ve benzeri liselerin sisteme dahil edilmeli,hiçbir işe yaramayan, eskimiş liseler ve/veya alan ve dalların sistemden çıkarılmalıdır (6).
Eğitim sistemimizin kanayan yaralarından biri de eğitimde yöneticilerin yandaş ve ideoloji esaslarına uygun seçilmesi ve atanmasıdır.Bunun doğal sonucu olarak atanan yandaş yöneticiler göze girmeyi, sadakat göstermeyi öncelemekte,bu durum da yönetimin kalitesini her geçen gün daha da düşürmektedir.Dolayısıyla yönetici seçimi ve ataması süreçlerinde ehliyet ve liyakat ilkeleri hayata geçirilmek zorundadır (7).
Eğitim uzun soluklu bir yarıştır. Yaptığınız her hata uzun yıllar sonra bir tokat gibi suratınıza çarpar ve yaşadığınız dünyayla bağınızı koparır. Eğitim geçmişin tutucu anlayışlarına özenerek biçimlendirilemez. Eğitim içinde bulunulan tarihsel süreci okuyabilmeyi ve onu geleceğe uyarlayabilmeyi gerektirir.Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine erişmek, hatta üzerine çıkmak ancak demokratik, laik, çağdaş bir eğitim sistemiyle mümkündür.Bu büyük vizyona ulaşabilmek için çocuklarımızı ve gençlerimizi nitelikli eğitimle buluşturmak zorundayız. Bu bizim tarihsel görevimizdir (8).
Bu makale ülkemizde eğitim politikalarının oluşturulması süreci ve eğitimin temel yapısal sorunlarının çözümüne yönelik bir giriş makalesi niteliğindedir.Bu bağlamda makalede özet olarak değinilen konular ile eğitimin diğer bileşenlerinin ayrıntılı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bir başka makalede buluşmak dileğiyle, sağlıkla kalın…
Tüm Köşe Yazarları
-
Meriç Köyatası l Türkiye Yine Sıcak Para Cehennemine Dönüyor
23 Ocak 2021, 13:45 -
Rifat Serdaroğlu l Önce Korkaklar Ölür!
23 Ocak 2021, 10:51 -
Rifat Serdaroğlu l Ulusal Muhafızlar
22 Ocak 2021, 12:24 -
Prof. Dr. Haydar Çakmak l Düğün Değil Bayram Değil
22 Ocak 2021, 09:47 -
Rifat Serdaroğlu l Görev (Kazığı) Zararı!
22 Ocak 2021, 12:25 -
Rifat Serdaroğlu l Bir Çuval Boş Laf!
22 Ocak 2021, 12:25 -
Rifat Serdaroğlu l Çağrı
22 Ocak 2021, 12:25 -
Rifat Serdaroğlu l İkra Ya Eyyüh'el- İttifaku'l Cumhur (Oku Ya Cumhur İttifakı)
17 Ocak 2021, 11:23 -
Sedat Şenermen l Kur'an Her Şeyi Açıklayan Kitaptır
16 Ocak 2021, 16:42 -
Rifat Serdaroğlu l Neler Oluyor?
16 Ocak 2021, 13:02