Hatice Şap l Uzaktan Eğitim ve Sınavlar 01 Ağustos 2020, 17:12
UZAKTAN EĞİTİM VE SINAVLAR
Çocuklarımız, gençlerimiz ve aileleri hiç bu yıl olduğu kadar endişelenmemiş, bu denli belirsizliği bir arada yaşamamış ve gelecek konusunda hiç bu kadar umutsuz olmamıştı.
Malum yaşadığımız salgın dolayısıyla eğitime ara verildi. Ancak üst öğrenime geçiş sınavlarına ara verilmedi. Bu durum akla sınavlar sistem için eğitimden daha önemli mi? sorusunu getirdi.
Geçen hafta iki oturum şeklinde yapılan Lise Geçiş Sınavları (LGS) öncesinde özellikle salgına yönelik endişeler ağırlıktaydı. Bu çok doğaldı. Çünkü ebeveynler için birinci öncelik çocuklarının sağlığıydı. İkinci önemli endişe ise çocukların sınavlara yeterince hazırlanamamasıydı.
Aslında her sınav bir yarıştır. Sınava dayalı başarı değerlendirme konusu ilk ve ortaöğretim için tartışılması gereken ciddi bir konudur. Çünkü çocukları standardize etmeye yönelik tek tip sınavlar eğitimde tam bir fırsat eşitliği gerektirmektedir.
Ülkemizde eğitim bölgeleri arasındaki farklılıklar, ailelerin sosyo-ekonomik durumlarının oluşturduğu dezavantajlar; yoksulluk, yoksunluk ve benzeri farklar ile resmi ve özel okul ayırımı çocuk ve gençlerimizin hiç de eşit koşullara sahip olmadığının göstergeleridir.
Hal böyleyken bir de bunun üzerine uzaktan eğitim eklendi. Uzaktan eğitim de fırsat eşitliği bağlamında dezavantajlı grupların aleyhine sonuçlar doğurdu.
EBA sistemine uyum sağlama, programları takip etme ve benzeri süreçlerde sorunlar yaşandı. Örneğin uygulamalı derslerin izlenmesinde aynı anda tek öğrencinin bilgisayarın başında olması ve etkileşmesi gerektiğinden; ekonomik durumu iyi olan aile ikiz çocuklarının her birinin önüne birer bilgisayar koyabilirken, yoksul aile çocuğu internete dahi erişemeyip dersleri televizyondan takip etmek zorunda kaldı.
Özel okulların uzaktan eğitimlerini kendilerinin yapmasına gelince MEB’in müfredatına bağlı bu okulların uygulamada ayrılması fırsat eşitsizliğini daha da derinleştirdi. Bu durum aynı zamanda Eğitimin Birliği İlkesi ’ne aykırı bir durumdur.
Uzaktan eğitimin uzmanlık alanları için yapılması olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Ancak, ilk ve ortaöğretim düzeyinde uzaktan eğitimin dezavantajlı öğrencilerin aleyhine olduğunu hele ülkemiz koşullarında aşikârdır. Kaldı ki ilk ve ortaöğretim sürecinde çocuk ve gençlerin gelişimsel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir ve bunun en iyi yolu da yüz yüze eğitimdir.
Gelelim Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS)’ye. Bu sınavların tarihi iki kez değiştirildi. Daha önce alınmış bir kararla 25-26 Temmuz tarihlerine alınan sınavlar 27-28 Haziran tarihlerine geri çekildi. Arada tam bir ay fark oluşturan bu durum sınava hazırlanan öğrencilerin motivasyonunu yerle bir etti. Kaldı ki bu gençler 20 yaşın altında oldukları için uzun süre sokağa çıkma yasağı ile psikolojik olarak da olumsuz etkilenmişlerdi.
Kamuoyunda ciddi tartışılan bu kararın Z kuşağı gençleri üzerindeki etkisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sınav öncesi gençlerle Youtube’den video konferansla yaptığı görüşme sürecinde çok net olarak görüldü. Nitekim olumsuz yorumlar o denli çoktu ki; görüşme yorumlara kapatıldı. Gençlerin kararıysa ‘size oy moy yok’ şeklindeydi.
Yükseköğretime geçiş meslek seçimi ve uzmanlık gerektirdiğinden sınavla değerlendirilmesi yerindedir. Ancak bu sınavlar seçtiği alanı ölçebilen nitelikte planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Eğitime ara verilmiş bir süreçte, sınavların okul binalarında yapılması eğitim sistemimizin sınav odaklı olduğunun açık bir kanıtıdır. Bu durum söylemde var gibi gösterilen öğrenci odaklı eğitimin pratiğinin ülkemizde yerinin olmadığının da göstergesidir.
Z kuşağı gençlerinin dili sevgi dilidir, hayallerini gerçekleştirme kararlılıkları vardır ve girişimci bir ruha sahiptirler. Onları anlamak ve gerekli değişim ve dönüşümlerle geleceğe uzanmalarını sağlamak içinde bulunulan tarihsel süreci okuyabilmekle mümkündür.
Ülkemizde her alanda olduğu gibi eğitimde de yapılması gereken şey Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi ile başlayan değişim ve dönüşümlere yeni değişim ve dönüşümlerin eklenmesi ve ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine erişmesinin sağlanmasıdır.
18 yıldır ülkeyi yönetenler oluşturmaya çalıştıkları baskıcı yönetimle çağından kopmuştur. Oysa gençler çağcıldır. İçine çekildiğimiz karanlığın bedelini milyonlarca çocuğumuz, gencimiz; özetle Türk milleti ödemektedir. Gelinen yerin sorumlusu sadece iktidar değildir, bu duruma engel olamayan muhalefettir de aynı zamanda.
İşte bu yüzden Türk milletinin beklemeye tahammülü kalmamıştır. Ülkemizin çağını okuyabilen, bütünü kucaklayabilen yeni bir oluşuma ihtiyacı vardır ve bu oluşumun kuruluşu da çok yakındır.
Sağlıkla kalın…
Hatice Şap
Tüm Köşe Yazarları
-
Rifat Serdaroğlu l İnsan Haklarını Eyleme Planı
03 Mart 2021, 12:41 -
Rifat Serdaroğlu l Bir Duruşu Olmalı İnsanın!
03 Mart 2021, 10:50 -
Rifat Serdaroğlu l Gerçekler Konuşulsun Artık
27 Şubat 2021, 18:07 -
Sedat Şenermen l Gıda Emperyalizmi
27 Şubat 2021, 14:04 -
Rifat Serdaroğlu l Yerli ve Milli Cumhur İttifakı
28 Şubat 2021, 00:26 -
Prof. Dr. Haydar Çakmak l İktidarları Ölçme Kriterleri
26 Şubat 2021, 12:09 -
Rifat Serdaroğlu l Bilim İnsanı ve Yalancı Bakan
25 Şubat 2021, 17:22 -
Rifat Serdaroğlu l Ayaklı Virüs Gibi
24 Şubat 2021, 18:07 -
Rifat Serdaroğlu l Dünyanın En Büyük Yalanı
22 Şubat 2021, 17:03 -
Rifat Serdaroğlu l Bunların Sorumlusu Kim?
21 Şubat 2021, 15:40